Hoşgeldin on bir ayın sultanı
İslâm âlemi, Ramazan ayının getirdiği nurlu iklime kavuşmanın sevinç ve heyecanını yaşıyor. Müminler, on bir ayın sultanı Ramazan’da, dayanışma ve yardımlaşma duygusunu en üst seviyeye çıkararak ihtiyaç sahiplerine el uzatacak.
İslâm âlemi, Ramazan ayının getirdiği nurlu iklime kavuşmanın sevinç ve heyecanını yaşıyor. Müminler, on bir ayın sultanı Ramazan’da, dayanışma ve yardımlaşma duygusunu en üst seviyeye çıkararak ihtiyaç sahiplerine el uzatacak.
Camilere kurulan mahyalar da Ramazan Bayramı’na kadar gönüllerdeki aydınlığı gökyüzüne taşıyacak.
Ramazan; inananlara gerekli ruh donanımını kazanma fırsatını sunmaktadır. Ramazan’da Allah’ın rahmet ve mağfireti diğer zamanlara göre daha fazladır. Sosyal ilişkilerin de güçlendirildiği bu ayın; “Rahmet ayının İslâm âlemi için hayır ve bereket getirmesini diliyoruz.”
Oruç ibadeti sayesinde ihtiyaç sahibi insanların durumlarının daha iyi anlaşıldığını, yardım yapma ve paylaşma gücünün kuvvetlendiğini, muhtaç, yaşlı, kimsesiz, özürlü, terk edilen çocuklar, aç ve açlıkları düşünme arzusunun daha belirgin hale geldiğini oruç ibadeti sayesinde insanoğlu daha iyi anlıyor.
“Oruç perhiz değil”
Uzmanlar; Orucun perhiz değil, ibadet olduğunu belirterek, sanılanın aksine bu dönemde ortalama 2 – 3 kilo alındığını bildirdi.
Oruç perhiz değil ibadettir.
Sanılanın aksine ortalama 2 – 3 kilo alınır. Çünkü, gün boyu aç kalmak, metabolizma hızını yavaşlatarak, alınan besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırmaktadır.
Buna karşı iftardan sonra yürüyüş yapılmasını önermektedir. “Mutlaka sahura kalkılmalı ve hafif yemek ya da kahvaltı yapılmalı.”
Ramazan süresince de uykusuz kalınmaması da önerilmektedir.
Diyetisyen Tuğçe Aytulu ise, iftar ve sahurda aşırı yemekten kaçınılması gerektiğini ifade ederek, bunun yerine sık sık ve azar azar yemeyi tavsiye etti. Ramazan’da bol bol su içilmesini öneren Aytulu, “İftar yemeğinden sonra tatlı olarak da sütlü olanları tavsiye ediyoruz.”
Minareler mahyalandı
Öte yandan özellikle tarihi camilerde Ramazan ayına has mahyalar da asılmaya başlandı. Ramazan ve bayram gecelerinde camilere mahya kurma Türklere özgü bir gelenek olarak 1600’lü yıllardan beri devam ediyor.
“İki minare arasına gerilen çelik halattan aşağıya doğru sarkan iplere yerleştirilen kandillerle, yazı ve resim oluşturma” şeklinde tarif edilen mahya, Ramazan gecelerine has bir görsel şölen olarak ilgi görüyor.